Tuesday, June 8, 2010

run to the hills


ya da meadows. abartmayayim, bugun yaptigim yuruyuste pek oyle tepe falan yoktu, daha ziyade minik cikintilardan bahsedebiliriz. cayirlik cimenlik Hirschgarten'daydim, ki buradan evvelce bahsetmistim (ismini geyiklerden aliyor diyerek). Yukaridaki resimde ise, bu genis alanin bir kismini kaplayan cesitli beergarten'lardan birini ve cevresini inceleyebilirsiniz. Kaldigim evin neredeyse 300 metre ilerisinde girisi, girip birkac kilometre yurumek mumkun. yagmur bastirmaya baslamasa Nymphenburg'a kadar yolum vardi ama 5-6 kilometre yuruyup gezindikten sonra eve donus yolunu tutmam gerekti. Nymphenburg ve Olimpik Park neyse ki epey yakinlar, ikisine de buradan tabanvay olarak gitmeyi planliyorum bu hafta olmazsa onumuzdeki hafta icinde.

Hirschgarten Munih'in Central Park'i gibi benim icin simdilik, ama Englisch Garten daha buyuk ve havali imis. henuz kendisi ile tanisamadigim icin karsilastirma yapamiyorum. Hirschgarten'da da, munih'te agirlikli oldugu uzere genis yaprakli agaclar hakim; bu demektir ki kisin buralari biraz depresif oluyordur, cunku bunlarin yapraklari ful dokuluyor olmali. benim cam ve benzerlerinden olusan favorilerim evergreen'lerden yok yani pek burada, zaten dogal florasi bu degil orta avrupa'nin. yavrum cam! yerim seni be! bu kadar yesilligi falan cok sevsem de, niyeyse ben hep bizim ege cevresinin makilik ve zeytin agacli bitki ortusunu daha bir ozluyorum. ha bu geliste Alpler civarina gitmek kismet olmadi, olsaydi, Alpler yener. Mont Blanc WINS.

memlekette ben geldigimden beri genel bir piknik havasi hakim ve almanlar hic beni korkuttuklari gibi asik suratli zonzonzon adamlar degiller -ya da bu Bavyera'ya ozel bir durum. her ne ise, ben bu memleketi pek begendim. hele asik suratli ve ic sikici Ingiltere'den sonra cennet gibi. Munih > Oxford. butun bunlara ragmen, su siralar (dun ve bugun degil ama) les gibi sicaklarla bogusacak oldugumu bildigim Istanbul'u ozlemeden edemiyorum. Istanbul'da sevdigim herkes buraya gelse uzun sure kalabilirim ama. Driedl kiyafetlerimizi giyer, lederhosen'lari ceker, her gun bira iceriz?


No comments:

Post a Comment