Tuesday, June 1, 2010

diversity, diversity, diversity


bunun henuz aLmanca'sini ogrenmedim o yuzden size sekil yapamiyorum. (ref: baslik)

bu sabah itibariyle Goethe Institut'taki ilk aLmanca dersime gittim. ama nasil? tabii ki gec gittim. simdi ben Laim denen bir bolgede oturuyorum, burasi boyle residential, Nymphenburg parkina yakin bir yer, bizim GI ise epey merkezde, Marienplatz denen Munuh'un Taksim'ine yakin (belki de burasi -kursun mekani- Sirkeci'dir? bir suru foto makinasi dukkani gordum. kendime not: Canon icin baglanti kablosu al, fotolar mahsur kaldi!) ne diyordum, oncelikle, tabii ki sabah 7'de kalkmanin verdigi tepe sersemligi ile Laim'dan boyle havaalanina dogru giden yone binmisim. gidiyoruz gidiyoruz ortam daha bir kirsallasiyor. hic cekinmedim, onumde Munchen gazetesini okuyan cocuga sordum (bir de Ingilizce inadim var ki): "kardes hallo aus der turkei, bu tren Karlsplatz'a gider mi?" cocuk da "hayir tabiiy ki" dedi. bu durumda ben bir sonraki durakta inip, gercek bir TURK gibi boyle raylardan falan atlayarak karsiya gectim (cok sukur tek ben degildim bunu yapan da). oradan da vardik destinasyona. ama muthis bir zamanlamayla, 8.10'da gel demisler, girdim ben sinifa, saat? 9. aLman disiplinine henuz alisiyorum.

hocamiz Frau Moser diye bir hanim (baska soyadli biriyle evli ama kendi soyadini kullaniyor HEY YAVRUM BE!), pek sevimli. bize cocuk gibi aktiviteler yaptiriyor olmasinin haricinde hossohbet de bir insan (almancam super ya, hemen koydum muhabbeti?) yaptirdigi aktivitelerden ayrica bahsedecegim. simdi gelelim siniftaki muthis diversity'e (hence the label of this post)

sinif arkadaslarim:

Anchal - Hintli, Punjab'dan. kimi sesleri telafuz edemedigi icin azicik yavas ilerliyoruz. hayat namaste degil tabii, kiz ne yapsin? alninda noktasi yok, bekar bu. sahane kulturel tespitlerim bu yonde. fazla konusmadik bununla, dharma initiative'i falan soracagim utanmasam, sonra da okuz gibi gulerim bahahaha diye.

Octavio - Meksikali, Puebla'dan. Puebla neresi ya? daha wikipedia'dan bakmadim dusunun. siz interaktif okuyucular oldugunuz icin kendiniz bakarsiniz. Oaxaca falan deseydi "oo sizin orada super ortam varmis, dalis, yuzme falan" diyecektim (BEN AMERIKA'DAYKEN o yoreden bir arkadas vardi da) Puebla icin yorum yapamadim. hmm interesting dedim pis bir yankee gibi. bu oglan kucuk, niye ogrenmeye gelmisti onu da soyledi de unuttum. universitede bir seyler bir seyler.

Brian - Amerika, Annapolis, MD. bu cocukcagizi adeta universite katalogundaki siyah kartini oynasin diye almislar, bu kadar da stereotip olunur arkadas. guler yuzlu, hos sozlu, haha hihi, nes'eli bir adam. ama her amerikali gibi hafif kabiz dil ogreniminde. benim yaslarda oldugunu tahmin ediyorum, bu da akademik sebeplerden gelmis, ama meendis gibi bir seyler dedi.

Giampaolo
- Italya'dan katiliyor, Udine'den. kardesim senin isminin Gianpaolo olmasi gerekmez mi? diye sorasim geldi. belki Udinese adetidir, cok karistirmamak lazim. cifte vatandasligi varmis, Arjantin ve Italyan. bunu da bizim hoca anladi. nerden anladin Frau Moser? ha?! nerden?? cikin olmasa yamanilabilir buna, Arjantin'e gidersin, tango mango. saka yapiyorum okuyucu, cosma orada.

Abdul-Wasa - Yemen'den katiliyor. sehir de Taiz imis. guneyinden. Yemen'in neresinden? guneyinden. cok Arap bi abi gercekten kendisi. is icin aLmanca ogrenmek zorunda kalan garibanlardan, bir Alman sirketinde calisiyormus, baskanin asistanligina atanmis mevki olarak, ama baskan? Alman. hoop, gelsin Goethe Institut. bu cocuga uzuldum, cok sikintili bunun isi. evli barkli, koca adam.

Dan
- Isvec'ten, Goteborg'dan katiliyor. Psikoloji yukseklisanscisi; bununla "ah, kadersiziz!" muhabbetini koyduk. Viyana Okulu ile ilgilendigi icin aLmanca ogrenmek istemis. e Isvecli kardesim, sen zaten aLmanca okuyunca anlamiyor musun, anlamadim ki? benim gozumde hep bir bu diller. ben Isvecli olsam hepsini anlarim. cocuk kasiyor wie heissen Sie bilmemne diye, yazik yahu. t-shirtle oturuyor bir de biz donarken, oradan belli kuzeyin oglu oldugu, cunku bugun munuh ON DERECE IDI! belli etti hemen rengini (sari). ismi de DON diye okunuyor, den degil. illa bir cikintilik yapacaksiniz.

Akihiko - Bu da is isleri icin gelmis, Kobe'liymis. saclar tam salt and pepper dedigimiz cinsten (ama mesela richard gere gibi degil?) L ve R harflerini karistirmasiyla bugun ogrendigimiz alfabenin icine etti sagolsun. guleryuzlu diyecegim ama Japonlar ekseriyetle boyle oluyor icinden anana sovse de, o yuzden veremedim notunu. boyle kendi halinde biri. sen kalk Japonya'dan gel, allah iyiligini versin Akihiko ya.


sinif bu durumdayken (+ ben) sirasiyla iki kisi daha katildi aramiza. nasil mi? soyle:


Tatiana
(ama arkadaslari Liza diyormus?) Pensa'dan gelirmis, Moskova'ya yakinmis. Rusya'nin genelini ele alinca NE KADAR YAKIN sorusu akla geliyor. bak buna da bakmadim henuz. cunku gorev gibi, odev gibi blogumu yaziyorum. kiz Ingilizce bilmiyor? boyle yari Almanca yari Rusca bir dili var, Almancasi da kotu. bir de bana sarmadi mi? surekli muhabbet etmeye calisiyor (kiz dedigime bakip heyecanlanma turk erkek blog okuyucusu, koca kadin, evli mevli, arti cikin. simdi rahat) bak Lizacim, Tatyanacim, ben o kadar Rusca bilmiyorum? bildigimi de unuttum. iste zdrastvuytye, minya zavut Pinar, kak dila? nazdarovya! bir de "su bir evdir, bu da bir evdir (toje doma), this is a pencil" falan diyebiliyorum. kadin sakiyor yanimda. SAKIMA BE! butun ulkelerde en populer soyadlari gibi bir istatistik yapiyoruz sevimli kitabimizdan. Almanya'da Muller imis. iste herkes kendi ulkesini soyluyor, Meksika: Sanchez, Hindistan: Kumar, ben kitaptan kopya cektim (vallahi kitapta var, aLmanca kitabinda!) "eeeoo Yilmaz?" dedim (ve Melo'nun da kulaklarini cinlattim), Isvec'ten Andersson yaniti geldi, Italya'dan Rossi, vesaire. ha bu arada Japonya'da da Yamada imis. allahim ne kadar yararli seyler yaziyorum? kulturunuz artsin biraz! neyse, geldi sira Tatiana'ya. kiz kendi soyadini soyluyor, nuh diyor peygamber demiyor! Ingilizce bilmedigi icin anlatamadik. sonunda (ki buna sonra gelecegim) Montenegro'lu cocuk yari Sirpca yari Rusca anlatmaya calisti, i ih, o da olmadi. tutturdu benim evlilik soyadim su, evlenmeden once buydu. ONU ANLADIK BE! ders bitti, rus mu, rusca bilen mi ne birini falan cagirdi hoca sinifa, en son bunu tartisiyorlardi, kiz hala anlamamisti korkarim. yani Russian Bride ariyorsaniz bir daha dusunun ihvanlar. cikista da "napiyorsun?" dedi, ben anlamazdan geldim "eve gidiyorum uuu cok yorgunum" dedim. Frau Moser "galiba seninle yemek yemek istiyor" diye yardimci olmaya calisti. niye yardimci olmaya calisiyorsun hocam? onu biz de anladik! ben de kacmaya calisiyorum. neyse: mission accomplished. ne konusacak idiysek?

veee son olarak:

Admir
- Montenegro'dan katiliyor. hangi sehir sormadik, herhalde Podgoritsa falandir, Montenegro dedigin el kadar yer zaten. karisi Alman imis, cocuk da elektrikli (hep bu hatayi yapiyorum, ibret olsun diye duzeltmeyecegim) ay, tekerlekli sandalye ile geldi. karisi getiriyor, karisi aliyor. karisiyla nece konusuyor? vallahi bilmiyorum. ama bize Ingilizce, Sirpca, biraz da Arnavutca konustugunu beyan etti. ben de "Schiptar!" dedim. heyecanlandi, sevindi. sakin ol Admir, bilmiyorum baska arnavutca kelime, bunu da enistemden biliyorum. (bir de pilav demeyi biliyordum da su anda unuttugumu farkedis)


grup bu, X-Men gibiyiz. ben bana ozel guc verilecekse Jean Grey olabilir miyim? mersiboku.


(ekte: kitaptan bir sayfa. nelerle ugrasiyorum gorun.)

2 comments:

  1. Bu kadar şeyin arasında fotoğraftaki bıyıklı Türk'ün isminin "Cem Gül" olmasına takılışım. Hehe, Cem Gül ne ya.. ((:

    Sınıf çok şenlikliymiş ama senin hızına göre baya yavaş kalan elemanlar yüzünden tam verim alamayabilirsin gibi geldi. /:

    ReplyDelete
  2. lakin koment girmek icin gobegimin catlamasi?

    ReplyDelete